Hazine arazileri çiftçilerin oluyor
Satışa konu edilebilecek arazilerin belediye ve mücavir alan sınırları dışında olması gerekmektedir. Bu alanlarla ilgili olarak "Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte geçerli olan belediye ve mücavir alan sınırları" ifadesine yer verilmiştir.
Hazine arazilerinin çiftçilere tahsisine ilişkin Ziraat Mühendisleri odası bir açıklama yaptı. Oda'nın açıklamasını aynen yayınlıyoruz:
Hazine arazileri çiftçilerin oluyor!
Son günlerde kamuoyunda Hazineye ait tarım arazilerinin satışı ile ilgili haberler yer almakta, bu durum arazi deyince ilk akla gelen rant çevrelerinin yeni bir girişimi mi sorusunu akla getirmektedir. Bu haberlere neden olan düzenleme, 2012 yılında yürürlüğe giren "6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun"dur. Söz konusu kanun ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin hususlar düzenlenmiştir.
Maliye Bakanlığı tarafından Hazineye ait 862.893 adet arazi vasıflı taşınmaz olduğu belirtilmektedir. Bakan Naci Ağbal 6292 sayılı Kanun kapsamında 27 Nisan 2015 tarihinde sona eren başvuru süresi içinde 255 bin 367 başvuru olduğunu, başvuru yapmayan yaklaşık 150 bin kişiye yeni bir hak verileceğini ifade etmektedir.
Hazineye ait tarım arazilerinin satışı 1995 yılında yürürlüğe giren 4070 Sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilmiş, bu kapsamdaki taleplere yönelik başvuruların süresi 2006 yılında sona ermiştir. 6292 sayılı Kanun aynı amaca dönük olarak hazırlanmış, sıklıkla kamuoyu gündemine gelen 2-B arazilerini de kapsamıştır.
6292 sayılı Kanun ile Hazineye ait tarım arazilerinden;
a) Kamu hizmetine tahsis edilmeyen veya fiilen bu amaçla kullanılmayanlar,
b) Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte geçerli olan belediye ve mücavir alan sınırları dışında bulunanlar,
c) Belediye ve mücavir alan sınırları dışında olan ve kamu kurum ve kuruluşlarının hazırladıkları planlar gereğince tarımsal kullanıma imkân veren alanlarda bulunanlar,
ç) Deniz kıyı kenar çizgisine beş bin metre mesafenin dışında bulunanlar,
d) Tabii ve suni göllerin kıyı kenar çizgisine beş yüz metre mesafenin dışında bulunanlar,
e) İçme suyu amaçlı barajların mutlak ve kısa mesafeli koruma alanları dışında kalanlar,
f) Satış tarihi itibarıyla arazi toplulaştırılması yapılmayacaklar,
g) Özel kanunlar kapsamında kalmayanlar,
ğ) Kadastrosu yapılanlar, satışa konu edilebilecektir.
Satışa konu edilebilecek arazilerin belediye ve mücavir alan sınırları dışında olması gerekmektedir. Bu alanlarla ilgili olarak "Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte geçerli olan belediye ve mücavir alan sınırları" ifadesine yer verilmiştir. Bu ifade ile 6292 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 26 Nisan 2012 tarihi esas alınmıştır.
Bu ifade yer almasa, 12 Kasım 2012 tarihinde kabul edilen 6360 sayılı Kanunla, Belediye sınırlarının il mülki sınırlarına çekildiği, ülke yüzölçümümüzün yarısına sahip 30 Büyükşehirde yasa uygulanamayacaktı.
Hazineye ait tarım arazilerini 2011 yılı sonu itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kiralayan ve kira sözleşmesi halen devam eden kiracılar veya bu arazileri aynı süreyle tarımsal amaçla kullanan ve kullanımlarının halen devam ettiği belirlenen kullanıcıları ya da paydaşları satın alma imkânına sahip bulunmaktadır.
Maliyece belirlenen rayiç bedelini itiraz etmeksizin kabul eden hak sahipleri, satışa sunulan arazileri rayicin % 50`sine satın alabildiği gibi, taksitlendirme veya peşin ödemelerde % 20 indirim seçeneklerinden de yararlanabilmektedir.
Uygulama, "toprak işleyenin, su kullananın" yaklaşımına uygun olmasının yanı sıra, tarım arazilerini kullananların bu taşınmazları hukuken edinmelerinin sağlanması ile yaşanan mülkiyet ve yönetim sorunlarının giderilmesi açısından olumlu bir girişimdir. Ancak, kanunun TBMM`deki görüşmeleri sırasında, satışa konu arazilerinin on yıl süre ile tarım dışı amaçlarla kullanılmasının yasaklanmasına dair önerinin kabul görmemesi büyük bir talihsizlik ve eksiklik olmuştur.
Maliye Bakanlığının tarım arazilerine taşınmaz bir mal, tarımcıların ise bir varlık olarak bakması, temel bir yaklaşım farklılığıdır. Bu nedenle uygulamanın Maliye Bakanlığınca yürütülmesi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının uygulama dışında tutulması da önemli bir eksikliktir. Toprağın önemine ve betonlaşmasının önlenmesine sıklıkla vurgu yapan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik`ten, bu eksikliği giderilmesine yönelik girişimleri öncelikle gerçekleştirmesini bekliyoruz.