Konya Tarım 2016 Fuarı açıldı.
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Konya tarımda çok önemli bir ilimiz. Buğday, arpa, pancar, havuç üretiminde, sığır sayısında birinci, birçok üründe Türkiye ikincisi"
-"Konya'nın tarımını şaha kaldırırsak, Türkiye tarımını şaha kaldırırız"
-"Fuarlar, çiftçilerimizi yeni bilgi ve teknolojilerle tanışmasını sağlıyor. Bunu çok önemsiyoruz"
-"TZOB ve Ziraat Odaları olarak, fuarları her zaman destekledik ve desteklemeye de devam ediyoruz"
-"Çiftçimizi bilgiyle tanıştırmaz, bilgilendirmezsek, çabalarınızın kalite, verimlilik ve rekabet olarak size dönme şansı yok"
-"Ziraat Odaları ve TZOB olarak çiftçimizin eğitimine fevkalade önem veriyoruz. Çiftçiyi bilgiyle tanıştırıyoruz. Bilgilendiriyoruz.
Kadın çiftçi eğitimi başta olmak üzere eğitimler veriyoruz"
-"Tarım sektörüne en fazla maliyet getiren yapısal sorunları çözmek zorundayız"
-"Verimli arazilerimizi, verimli meralarımızı imara açmayalım. Bu topraklar, bu araziler gelecek nesillerin mirası. Bu mirası iyi korumak zorundayız"
-Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi: " Geleneksel yöntemler önemli ama aynı zamanda teknolojiyi kullanarak dünyanın istediği çapta üretim yaparak, dünya pazarlarının istediği kalitede ürün yetiştirerek pazarlamak gerekiyor"
Konya – 23.03.2016 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Konya'nın tarımda çok önemli bir il olduğunu bildirerek, "buğday, arpa, pancar, havuç üretiminde, sığır sayısında birinci, birçok üründe Türkiye ikincisi. Konya'nın tarımını şaha kaldırırsak, Türkiye tarımını şaha kaldırırız" dedi.
Bayraktar, TÜYAP Konya Uluslararası Fuar Merkezi'ndeki Konya Tarım 2016 14. Uluslararası Tarım, Tarımsal Mekanizasyon ve Tarla Teknolojileri Fuarı'nın açılışında yaptığı konuşmada, fuarların, çiftçilerin yeni bilgi ve teknolojilerle tanışmasını sağladığını, bunu çok önemsediklerini belirtti.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Ziraat Odaları olarak, fuarları her zaman desteklediklerini ve desteklemeye de devam ettiklerini bildiren Bayraktar, şunları söyledi:
"Değerli başkanlarımız çiftçilerimizi otobüslerle bu fuarlara getiriyorlar. Bundan sonraki süreçte de bu fuarlara desteklerimiz devam edecek. Her şeyin ötesinde yapmamız gereken bir şey var. Siz bu sektörde ne yaparsanız yapın. Çiftçimizi bilgiyle tanıştırmaz, bilgilendirmezsek, çabalarınızın kalite, verimlilik ve rekabet olarak size dönme şansı yok. Ziraat Odaları ve TZOB olarak çiftçimizin eğitimine fevkalade önem veriyoruz. Çiftçiyi bilgiyle tanıştırıyoruz. Bilgilendiriyoruz. Kadın çiftçi eğitimi başta olmak üzere eğitimler veriyoruz. Kadın çiftçi eğitimlerinin fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum. Yaptığımız projeksiyon çalışmalarında önümüzdeki yıllarda tarım sektöründe üretim yapabilmemiz için gençlerimize ve kadın çiftçilerimize ihtiyacımız var. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın önünde imzaladığımız bir protokolle Bakanlığımızla birlikte Türkiye'nin her tarafında çiftçilerimize eğitim veriyoruz. Sayın bakanlarımızla da gidip üreticilerimizin sertifikalarını dağıtıyoruz. Bu çalışmalarımız bundan sonraki süreçte de devam edecek."
-"Yapısal sorunları çözmek zorundayız"-
Tarım sektörünün gelişmesi ve çiftçinin bu teknolojilerden daha fazla yararlanabilmesi noktasında alınması gereken tedbirler olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
"Özellikle bu sektöre en fazla maliyet getiren yapısal sorunları çözmek zorundayız. Nedir bunlar? Arazilerimiz parçalı ve küçük. Konya'ya geldiğimizde işletme başına düşen arazi miktarının 132 dekar civarında olduğunu görüyoruz. Bu bizi memnun etmemeli. Türkiye ortalaması 61 dekar olmakla beraber Konya'da bunun biraz daha iyi olduğunu görüyoruz. Ama Konya'nın tarım alanlarının hızlı bir şekilde parçalandığını görüyoruz. Biz zamanın Başbakanını, Yönetim Kurulu üyelerimizle beraber ziyaret ettik. Yeni bir kanuna ihtiyaç olduğunu ve arazilerin parçalanmasının önüne geçilmesi gerektiğini, 1926 yılında İsviçre'den aldığımız Medeni Kanun ile arazilerimizi parçalamaya devam ettiğimiz takdirde önümüzdeki yıllarda ülkemizin gıda güvencesini sağlayamayacağımızı ifade ettik. Aynı Başbakanın verdiği talimatla yeni kanun çıktı. Arazi toplulaştırması da bunun yanında fevkalade önemli. 5 milyon hektar civarında arazi toplulaştırıldı. Ama Konya'ya geldiğimiz de ben bu rakamın biraz düşük olduğunu görüyorum. Aşağı yukarı 2021 yılına kadar Konya'da 1 milyon 200 bin hektar arazi toplulaştırılması gerekiyor. Bu çok önemlidir.
-KOP çalışmalarını yakından takip ediyoruz-
Bu topraklarda her şey yetişiyor. Konya niçin önemli? Konya'nın tarımını şaha kaldırırsak, Türkiye'nin tarımı şaha kaldırırız. İsrail'in yüzölçümüne yakın tarım arazisi var. Hollanda'nın tarım arazilerinden daha fazla tarım alanı var. Ama biz Hollanda'nın tarımda gösterdiği başarıyı Türkiye olarak göstermemiz lazım. Her şeyi var fakat Konya'mızın suyunda problem var. Suyu yok. Yani sulamaya açabildiğimiz arazi miktarı yeterli değil. Buna rağmen Konya bu başarıyı gösteriyor. Konya Ovası Projesi'nin (KOP) çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Bu projelerin tamamlanması sadece Konya tarımı için değil, Türkiye tarımı için fevkalade önemli. Biz buna mecburuz. Konya'da 400 milimetre (mm) yağışı var. Bazı bölgelerde lokal olarak 300 mm yağış var. Bu bölgelerde arzu ettiğimiz neticeyi almak mümkün değil. Türkiye'de yatırımların, barajların sulama yatırımlarıyla beraber bitirilmesini fevkalade önemsiyoruz. KOP gibi, DAP gibi, GAP gibi projeler hayati öneme haiz projeler. Bitirilmesi fevkalade önemlidir."
-Akarsuları hızlı bir şekilde kirletiyoruz-
Denizli Fuarı'nda da ifade ettiğini, akarsuların hızlı bir şekilde kirletildiğini bildiren Bayraktar, şöyle dedi:
"Ve maalesef kimyasallarla kirletiyoruz. Sulama da fevkalade önemli olan akarsularımızın kimyasal arıtmalarla temizlenmesi lazım.
Bunun dışında verimli arazilerimizi, verimli meralarımızı imara açmayalım. Bu topraklar, bu araziler gelecek nesillerin mirası. Bu mirası iyi korumak zorundayız. Artık buna bir son vermemiz gerekiyor. Tarım sektörü sadece sektörün ve çiftçimizin geleceği değil, ülkemizin geleceği. Tarım ve enerji dünyada önem kazanan stratejik bir sektör diyorsak, bu fırsata çevirmek de bunu ıskalamak da bizim elimizde. Bunu fırsata çevirelim. Tarım sektörünün GSMH'ye kattığı 60 milyar dolar. Hedefimiz 150 milyar dolarlık bir tarım hasılası. Hedefimiz 45-50 milyar dolara yakın ihracat potansiyeli. Yoksa 16-18 milyar dolarlık bir ihracat bizim hedefimiz olamaz. Bunları aşmamız lazım, biz de bu konuda bütün çalışmalara katkı ve destek veriyoruz.
Büyükşehirlerde artık köyler mahalle oldu. Büyükşehir Belediye Başkanımızın köylümüze ve bu sektöre büyük katkı sağlaması gerekiyor. Bunu da yapan belediye başkanlarımız var. Bakıyorum mekanizasyon sağlıyor, hayvan dağıtıyor, tohum dağıtıyor, tarım laboratuvarlarına büyük destekler veriyor. Kendi bünyelerinde departman oluşturmuşlar, tarımı bilen arkadaşlarımızı orada istihdam etmek suretiyle tarım sektörüne katkı sağlıyorlar."
-Hayvancılık sektörü daha da büyüyecek-
Konya'nın sığır sayısında Türkiye birincisi, koyun varlığında Van'dan sonra Türkiye ikincisi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:
"Bu çok önemlidir. Yani hayvancılığımızı burada koruyarak devam ettirmemiz gerekiyor. İnşallah ileride sulama yatırımları bittiğinde yem bitkilerinin de artmasıyla beraber burada hayvancılık sektörü daha da büyüyecek. Ancak bugünlerde özellikle gündeme getirdiğimiz süt hayvancılığında önemli problemler yaşıyoruz.
Sayın Bakanımızla da geçen görüştük. Burada bir tedbir alınması lazımdır. Dedim ki bu sektörün bir sıkıntısı şu; plansız büyüyoruz. Plansız büyüme hangi sektörde gelişmişse o sektörde arz ve talep dengesizliği olacaktır. Bu dengenin sağlanması noktasında bir müdahale kurumunuz yoksa o zaman sizin üretimi korumanız, kollamanız mümkün değildir. Üretimi sürdürülebilir noktada tutmanız mümkün değildir. Netice de serbest piyasa koşulları bu sektörde oluşmadı. Oluşması da mümkün değil. Bunun oluşmasına büyük katkı vermemiz lazım. O zaman ne oluyor? Plansız büyüme sonucunda üreten üreticimizin malı para etmiyor. Bizim 1 liraya ürettiğimizi tüketici 5 liraya tüketiyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bununla alakalı bakanlıklarımızda oluşturulan komisyon çalışma yapıyor.
Üretici birliklerimiz şuan istediğimiz seviyede değil. Bazıları diyor ki bu üretici birlikleri kapatılmalı. Yanlış. Üretici birlikleri ekonomik kuruluşlar, biz anayasal meslek kuruşuyuz. Bu birliklere ihtiyaç var. Piyasada sanayici ve üreticiyi buluşturacak hatta piyasadan mal alacak, stoklayacak. Piyasayı düzenleyen kuruluşlar tarımı gelişen bütün ülkelerde mükemmel görev yapıyorlar. Bizde niye yapmasınlar? Bizim üretici birliklerini bu konuma getirmemiz lazım. Üretici birlikleri şuan yeterli olmadığına göre süte müdahale edemediklerine göre süt konusunda bir müdahaleye ihtiyaç var mı? Tarım Bakanımız açıklama yaptı, 'Et ve Süt Kurumu olarak süte müdahale edeceğiz' dedi. Biz Ziraat Odaları Birliği olarak bu tehlikeyi 3 sene evvel gördük. Dönemin Başbakanına Yönetim Kurulu üyelerimizle gittik. Dedik ki 'sütte müthiş yatırımlar var. Üretim hızlı bir şekilde artıyor. Bu başımıza sıkıntı yaratacak. Süt patlayacak. 2008 krizi bize 3,7 milyar dolara patladı. Bu krizi önleme noktasında şuan üretici birlikleri yeterli olmadığına göre bir müdahale kurumuna ihtiyaç var. Lütfen bu kurumu oluşturun' dedik. Sayın Başbakanın talimatıyla Et ve Balık Kurumu, Et ve Süt Kurumu haline getirildi. Bugün bu kurumun müdahalesine ihtiyaç var. Çiğ süt fiyatları 70 kuruşa kadar indi. Sürdürülebilir noktada değil. Hayvan kesimleri de başladı. Et ve Süt Kurumu müdahale ettiği takdirde bu hayvanlarımızı kurtaracağız.
Bu hayvanlarımız kurtaramazsak ne olur? Ana varsa dana vardır. Süt hayvanınız varsa besi hayvanınız vardır. Beside ithalatçı oluruz. Kıymayı 50 liraya bulamayız. Bugün kıyma fiyatlarından şikâyet ediyoruz. Süt hayvancılığı çok önemlidir. Besi hayvancığında da hükümetimizin ithalata sıcak bakmamasına fevkalade önemsiyoruz. İthalat hiçbir zaman çözüm değildir. Burada önemli olan üretici maliyetlerini aşağıya çekmektir. Hükümetimizden hem gübrede hem yemde destek istedik. Hükümetimiz de iyi niyetle KDV desteği sağladı. Gübrede yüzde 18'den, yemde yüzde 8'den yüzde 1'e düşürdü.
Ben KDV desteğinin başladığının ertesi günü Tarım Bakanımıza götürdüm fiyatları verdim. Dedim ki 'bu desteğin yüzde 70'i gitmiş. Hem yeme zam var hem de gübreye zam var' dedim. 'Biz bu desteklerin üretici için verildiğini biliyoruz. Bu desteklerin direkt, üreticiye doğrudan verilmesini istiyoruz' dedim. Geçen Maliye Bakanımızı da ziyaret ettim. Kendilerine arz ettim. Bu desteğin acilen üreticilerimize verilmesini istiyoruz. Yani 2 milyar liralık bir kaynak henüz üreticimize maalesef intikal etmedi. İthalatın çözüm olmadığını her zaman söylüyoruz. İthalat olan dönemlerde maalesef üretim yok olurken tüketici ithalatla ucuz et yiyemez. Bugün 1 milyon ton civarı olan et üretimimizi en kısa zamanda 1,5 milyon tona çıkardığımızda et fiyatlarının da bir miktar daha aşağı düşmesi lazım."
Aile işletmeleri önemli olduğunu bildiren Bayraktar, "büyük işletmelere karşı değiliz ama dünyanın hiçbir yerinde büyük işletmeleri destekleyerek aile işletmelerini ihmal ederek gıda güvencesini sağlanamamıştır. Türkiye de sağlayamaz. Hayvancılık işletmelerimizin yüzde 80'inde 10 başın altında hayvan mevcudu var. Et hayvancığımızda işletmelerimizin yüzde 71'i 10 başın altında. Bunları optimal büyüklüğe kavuşturmamız lazım. Bu işletmeleri optimal büyüklüğe getirdiğimizde bu ülkenin ne et sorunu ne de süt sorunu kalacaktır. Bu konuda yapılan çalışmalara Ziraat Odaları olarak da Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak da destek veriyoruz" dedi.
-Gümrük ve Ticaret Bakanı Tüfenkçi-
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, Türkiye'nin en büyük, Avrupa'nın üçüncü büyük tarım fuarının açılışına katılmaktan dolayı mutlu olduğunu ifade etti.
Tarımın dünyada 2,5 milyar insanın geçim kaynağı olduğunu bildiren Tüfenkçi, "günümüzde tarımsal verimlilik azalmaya başladı. Dünya Bankası verilerine göre temel tahıllardaki yıllık ortalama verim artışı, gitgide azalmakta ve artan nüfus hızının gerisinde kalıyor. Geleneksel yöntemler önemli ama aynı zamanda teknolojiyi kullanarak dünyanın istediği çapta üretim yaparak, dünya pazarlarının istediği kalitede ürün yetiştirerek pazarlamak gerekiyor" dedi.
Tüfenkçi, çiftçinin, ticaret erbabı ve sanayicinin birbirleriyle ayrıştığı değil bütünleştiği ve yardım ettiği anlayışla hareket etmek gerektiğini belirtti.