Bayraktar, Kumluca ve Finike’de zarar gören seralarda incelemelerde bulundu
-Bayraktar, Kumluca ve Finike'de zarar gören seralarda incelemelerde bulundu
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Kumluca'da yaklaşık 2 bin dekar sera sel suları altında kalmış. Buradan bir ürün elde etmek mümkün değil"
-"80 santimetrelik su 3-4 gün sahada kalmış, kaymak tabakası oluşmuş, bu kökler çürüyecek"
-"Finike'de 7-8 Ocak'taki don ve fırtınadan dolayı yaklaşık 150 bin ton narenciyede zarar görünüyor. Demre'de 4 bin dekar sera su altında. Plastik sera örtülerinin yüzde 70 ile yüzde 100 arasında zarar gördüğünü tespit ettik"
-"Domates, salatalık, biber, patlıcan gibi ürünler zarar gördü. Kaş'ta seralarda, buğday, arpa, fiğ üretiminde zarar var"
-"Devlet Su İşleri'ne, TARSİM'e büyük görev düşüyor"
-"Yılbaşından sonra yeni doğal afetlerle karşı karşıya kaldık. Üreticilerimiz Ziraat Bankası'na, Tarım Kredi Kooperatifleri'ne ve özel bankalara ayni ve nakdi borçları, Sosyal Güvenlik Kurumu, elektrik borçları var. Bunların bir an evvel ertelenmesini istiyoruz"
-"Bu seralar tarımsal üretim yapıyor. Tarımsal üretim yapılan alanlarda ticarethane tarifesinden elektrik bedeli ödüyorlar. Bunlar ticarethane değil ki?"
-"Hem domateste hem narenciyede fiyatların düşük olduğu bir zamanda üreticimiz bir darbe yedi. Hükümetimizden, bunu dikkate almak suretiyle bir rehabilitasyon çalışması, bir can suyu paketi açıklamasını da bekliyoruz"
Kumluca-Finike – 21.01.2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Kumluca'da yaklaşık 2 bin dekar seranın su suları altında kaldığını, buradan bir ürün elde etmenin mümkün olmadığını bildirerek, "80 santimetrelik su 3-4 gün sahada kalmış, kaymak tabakası oluşmuş, bu kökler çürüyecek. Finike'de 7-8 Ocak'taki don ve fırtınadan dolayı yaklaşık 150 bin ton narenciyede zarar görünüyor. Demre'de 4 bin dekar sera su altında. Plastik sera örtülerinin yüzde 70 ile yüzde 100 arasında zarar gördüğünü tespit ettik" dedi.
Bayraktar, Antalya'da geçtiğimiz günlerde yaşanan fırtına, aşırı yağış sonucu meydana gelen sel baskınlarından zarar gören sera alanlarını incelemek üzere Kumluca, Finike ve Demre'yi kapsayan gezi programı çerçevesinde Kumluca ve Finike'de sera alanlarını gezdi.
Antalya'nın 4 milyon ton sebze üretimi yaptığını ve Türkiye üretiminin yüzde 14'ünü karşıladığını bildiren Bayraktar, şunları söyledi:
"İlde yaklaşık 1,3 milyon ton da meyve üretimi var. Meyvede Türkiye üretiminin yüzde 6,6'sını karşılıyor. Seraların yüzde 40'ı Antalya'da. Cam seraların yüzde 82'si, plastik seraların yüzde 54'ü bu bölgede. Yaş meyve sebzede başta Rusya olmak üzere 3,5 milyon ton civarında bir ihracatımız var. 2,3 milyar dolar da döviz kazanılmış. Meyve sebze üretimi için iklim koşulları aslında uygun. Ancak zaman zaman bugün olduğu gibi uygun olmayan koşulları da yaşıyoruz. Bazen sel, bazen don felaketiyle karşı karşıya kalıyoruz. Fırtına, hortum görüyoruz. Bunların tarım sektörüne büyük zarar veriyor.
Kumluca'da yaklaşık 2 bin dekar sera sel suları altında kalmış. Buradan bir ürün elde etmek mümkün değil. Dere ıslah edilmediği müddetçe bu bölgede her yıl sel felaketi olabilir.
-"Drenaj çalışmalarının yapılması gerekir"-
Drenaj çalışmalarının yapılmadığını gördüm. Bu çalışmaların yapılması gerekir. Burada Devlet Su İşleri'ne büyük görev düşüyor. Burada bir ihmal varsa bunun müsebbibi üretici değildir. Görev yapmayan kamu kurumlarının da kendini bakması ve sorgulaması gerekir. TARSİM'e de büyük görev düştüğünü görüyorum. TARSİM olayın çok farkında değil gibi geliyor bana. Bu seralar su altında kalmış. 80 santimetrelik su 3-4 gün sahada kalmış ve bir kaymak tabakası oluşmuş. Bu kökler çürüyecek demektir. Dalında sebzeyi, yeşilliği görüyor. 'Burada kurumuş bir şey yok, dallar da kurumamış' diyorlar. Bu kurumayacağını göstermez. Birkaç gün sonra hep beraber izleyeceğiz. Buradan ürün almak mümkün değil. TARSİM'in daha hassas, daha üretici menfaatini düşünerek hareket etmesi lazım. Aksi takdirde eksperler yanlış karar verirlerse… üreticilerimizi zaten TARSİM'e dahil etmekte, ürünlerini sigortalatmakta zorluklarla karşılaşıyoruz. TARSİM'e giren üretici sayısı, Türkiye'deki üreticilerin yüzde 9'u. Bunları bizim yüzde 20-30'lara çıkarmamız lazım. Ama siz üreticiyi korumazsanız, kollamazsanız bu yayılır. Bu herkes tarafından bilinir, kimse TARSİM'e girmez. Bu manada TARSİM'i de uyaracağız."
-"Üreticimizin rahatlatılması lazım"-
Bu seraların TARSİM tarafından sigortalanması konusunda da biraz daha hassas davranılması gerektiğini belirten Bayraktar, şöyle dedi:
"Bu işletmeler biraz ufak. Buralarda ileri teknoloji bekleyemeyiz. Bu seraların, çatı örtülerinin yenilenmesi lazım. Bunun için bir sermaye gerekiyor. Üretici sermaye bakımından güçlü olmadığı için bu seraları yenileyemiyor. Bu seraların çoğu da zaten TARSİM'in dışında. Burada devletimize de düşen bir görev var. 2014 yılındaki doğal afetlerle alakalı erteleme müracaatları, 31 Aralık 2014'de bitti. Yılbaşından sonra yeni doğal afetlerle karşı karşıya kaldık. Ocak başında kar başladı. 7-8-9 Ocak'ta don, sel felaketiyle karşı karşıya kaldık. Tabii bu yeni doğal afetler üreticimizi fevkalade üzdü. Bu üreticilerimiz Ziraat Bankası'na, Tarım Kredi Kooperatifleri'ne ve özel bankalara ayni ve nakdi borçları var. Bunların bir an evvel ertelenmesini istiyoruz. Üreticimizin rahatlatılması lazım. Bu çok önemli. Bunun dışında Sosyal Güvenlik Kurumu, elektrik borçları var. Elektrik yükü de çok fazla. Hükümetimizden bunların bir an evvel ertelenmesini talep edeceğiz. Bunları yapmazsak üreticimizi üretimden koparırız. Önümüzdeki yıl üreticimizi bahçeyle, tarlayla, serayla tanıştırmamış oluruz. Uzaklaşır. Hatta Allah korusun göçler de başlar diye korkuyorum. Üreticimizin önümüzdeki yıl sürdürülebilir üretim noktasında olması, bahçesinde, tarlasında, çoluk çoğuyla beraber kalması için bu yardımlara ihtiyaç var. Bunun dışında özellikle üreticilerimizin bizden talebi şu; bu seralar tarımsal üretim yapıyor. Tarımsal üretim yapılan alanlarda ticarethane tarifesinden elektrik bedeli ödüyorlar. Bunlar ticarethane değil ki. Tarım işletmesi. Dolayısıyla bunlarda bir indirim yapılması lazım. Bunu da hükümetimizden talep ettik ama bu talebimizi yenileyeceğiz.
Finike'de 7-8 Ocak'taki don ve fırtınadan dolayı yaklaşık 150 bin ton narenciyede zarar görünüyor. Demre'de Çevreli, Bayraklı, Köşkerler, Kapaklı köylerinde 4 bin dekar sera su altında. Plastik sera örtülerinin yüzde 70 ile yüzde 100 arasında zarar gördüğünü tespit ettik. Domates, salatalık, biber, patlıcan gibi ürünlerin zarar gördü. Kaş'ta yine sera, buğday, arpa, fiğ üretiminde zarar var. Seraların yenilenmesi için de üreticilerimize düşük faizli kredi verilmesi lazım. Bu seraların muhakkak surette bir rehabilitasyona ihtiyacı var. Girişimlerimiz devam edecek.
Ayrıca bu bölgede Hazine ve 2B arazileri var. Bunların hala mülkiyet sorunu bulunuyor. Bunların satışıyla ilgili bir mevzuat çıktı ama hala halledemedik. Üreticilerimize bu konuda fiyatlar da pahalı geliyor. Ödeme planlarına üreticimiz uyamıyor. Bu mülkiyet sorununun da burada bir şekilde çözülmesi lazım. Bedellerin, ödeme planlarının tekrar bir gözden geçirilmesi gerekir. Bunlarla alakalı girişimlerimiz devam edecek."
-"Aracılar para kazanıyor. Mağdur olan üretici, tüketici, halkımız"-
Bayraktar, basın mensuplarının doğal afetlerin fiyatlara nasıl yansıyacağını sormaları üzerine şunları söyledi:
"Her ay yaptığımız açıklamalarda üretici ve tüketici fiyatlarını veriyoruz. Üreticinin 1 liraya sattığı ürünü tüketici 5 liraya yiyor. Arada makas çok açık. Aracılar para kazanıyor. Mağdur olan üreticiler, tüketiciler, halkımız oluyor. Bu makasın daraltılması lazım. Bu makası daraltmadığımız takdirde doğal afet olsun olmasın üreticinin sürdürülebilir üretim yapması mümkün değil, çünkü malını çok ucuza kaptırıyor. Tüketicinin de buna dayanması mümkün değil. Türkiye'nin refah seviyesinin çok yüksek olması lazım. Avrupalı insan dahi buna dayanamaz. Zaten işletmeler ufak. Yüksek maliyetle üretim yapılıyor. Malını iyi pazarlayamadığı takdirde mağdur oluyor. Bununla ilgili tabii üretici örgütlerinin güçlendirilmesi fevkalade önemli. Biz bununla ilgili hükümetimizden talepte bulunduk. Bunlar artık piyasaya girmeli, müdahale alımı yapmalı, pazarlama konusunda üreticimize yardımcı olmalı, planlama yapmalı. Artık bu noktaya gelmeleri lazım. Aksi takdirde bizim bu şekilde üretimi sürdürmemiz mümkün değil. Doğal afetler olduğu zaman şu oluyor, bunları kimse bahane etmesin. Bunları bahane ederek fiyat manipülasyonuna gidenler olabilir. Burada da gerekli tedbirlerin alınması lazım. Yani 'vay doğal afet oldu, kar yağdı, don oldu, efendim ürün arzında yavaşlama var' deyip üreticiden bunu ucuza kapatmaya çalışabilirler. Bu konuda da Ziraat Odası başkanlarımıza da büyük görev düşüyor. Üreticiyi uyaralım. Zaten şöyle bir şanssızlığımız da var. Domatesin ve turunçgillerin para etmediği bir zamana geldi bu doğal afet. Biliyorsunuz Rusya ekonomisinin kötü olması, tabii özellikle bizden talebi azalttı. Dolayısıyla hem domateste hem narenciyede fiyatların düşük olduğu bir zamanda üreticimiz bir darbe yedi. Hükümetimizin de bunu dikkate almak suretiyle bir rehabilitasyon çalışması, bir can suyu paketi açıklamasını da bekliyoruz."